31 Mayıs 2012 Perşembe

MAYBELLİNE WATERSHİNE LİPSTİCK

Başka bir blogda bu ruju önermiş fakat bende daha önce kullanmıştım gerçekten çok güzel bir rengi var parıltısıda çok hoş


http://www.yazarkafe.com/icerik/401027/maybelline-watershine-lipstick.htm

SON KONUŞMALARA İSTİNADEN



REKLAM MESAJINDAN KURTULMA FORMÜLÜ



SMS’le reklam almak istemeyen cep telefonu kullanıcılarını uyardı



Yıldırım, özellikle abonelik sözleşmesinde yer alan ‘duyurular gelsin/gelmesin’ bölümünün doldurulması gerektiğini belirtti.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, cep telefonu kullanıcılarına reklem mesajlarından kurtulmanın formülünü verdi. Yıldırım, her şebeke için ne yapılması gerektiğini anlatırken, abonelik sözleşmesinde yer alan “Duyurular gelsin/gelmesin” bölümünün mutlaka doldurulmasını istedi. Yıldırım, Türkiye’de 72 bin baz istasyonu olduğu bilgisini de verdi. Çeşitli soru önergelerini yanıtlayan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım GSM şebekelerinin “İstek dışı haberleşmeler”le ilgili çeşitli alternatifler olduğunu ifade ederek, şu bilgileri verdi:

- Turkcell abonelerinin istek dışı mesajları 2780’e SMS olarak iletmesi durumunda tüketiciler bir daha o kategoriden mesaj almamaları sağlanıyor. Çağrı merkezi de aranarak almak istemedikleri mesaj türleri belirtebiliyor.

- Vodafone aboneleri de diğer firmalar tarafından sunulan içerik servislerine ilişkin tanıtım kısa mesajlarının gönderimi, abonelerin mesaj almak istemediklerine dair taleplerini Vodafone’a iletebiliyor.

- Avea aboneleri istek dışı mesajları 7672 servis numarasına mesaj göndererek reklam mesajlarını engelleyebiliyor.

- Ayrıca GSM abonelik sözleşmelerinde yer alan abone tercihleri arasında “işletmeciden ve avanyajlı servis ve tarifelerle ilgili kampanya duyuruları gelsin/gelmesin” hususu bulunmakta olup, bahse konu tercihler doğrultusunda işletmeciler ve ortakları abonelere mesaj gönderebiliyor.

GSM firmaları ve diğer firmalar tarafından satılan melodi ve oyunların da şikayet konusu olduğunu belirten Bakan Yıldırım, “Söz konusu hizmetlerin sunum şekli ve şartlarının düzenlenmesi, tüketici mağduriyetlerinin önlenmesi ve tüketici şikayetlerinin azaltılması açısından düzenlemeler yapılmaktadır. Bu çerçevede söz konusu hizmetlerden yararlanan abonelerin tam olarak bilgilendirilmesi, gerçek iradelerinin onlara düşünme fırsatı verilerek tam ve doğru olarak yansıtılması, tüketicilerin ekonomik menfaatlerinin korunması hizmetin gerektiği gibi sunulması için BTK kararlar almıştır” dedi.

Türkiye’de 72 bin baz istasyonu var

Binali Yıldırım, Türkiye’de Ocak ayı sonu itibarıyla 72 bin baz istasyonu olduğunu belirterek, “Bunlardan 18 bin 324’ü üç büyük şehrimizdedir” dedi. Yıldırım, Ankara’da 4.158, İstanbul’da 11.172, İzmir’de de 2.994 baz istasyonu olduğu bilgisini verdi. Baz istasyonlarının kurulmasında Sağlık ve Çevre bakanlıklarının görüşleri alındığını ifade eden Yıldırım, “Radyasyon’dan Koruma Komisyonu’nun sınır değerleri, ülkemiz tarafından kabul edilmiş olup, ihtiyati tedbir olarak da bu değerlerin 4‘te 1’i uygulamaya konulmuştur.

UNUTKANLIGIN CARESI - "OKUMAK"


Birçok insanın hayatını olumsuz etkileyen unutkanlığın aslında basit yöntemlerle üstesinden gelinebileceğini belirten uzmanlar,
kitap okumanın bu önlemlerin en etkilisi ve basiti olduğunu ve unutkanlığı rahatlıkla ortadan kaldırılabileceğini belirtiyor.

Diyarbakır Dicle Üniversitesi Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aytekin Sır, depresyon hastalığı olan insanlarda
karamsarlık, ümitsizlik, hayattan zevk almamanın yanı sıra konsantrasyon bozukluğu ve unutkanlığın da ortaya çıktığını belirtti.

Doç. Dr. Sır, depresyondaki insanların dikkatlerini bir noktaya toplayamadıkları için gündelik olayları çabuk unuttuklarını kaydetti.

Günlük hayatta aşırı gerginlik, endişe, birçok şeyi bir anda yapma ve telaşın, kişide unutkanlığa yol açtığını anlatan
Doç. Dr. Sır, “Birçok şeyi unutan insanların psikolojik hastalığı da olabilir” dedi.


Okumak Alzheimer riskini azaltıyor

Aynı şekilde kişilerin sosyal toplantılara katılmasının Alzheimer hastalığını önleyebilecek bir durum olduğunu belirten uzmanlar,
başta Alzheimer olmak üzere tüm bunama hallerinin geleneksel olarak yaşlılığın getirdiği bir durum olarak algılandığına dikkat çekiyor.

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Talaslıoğlu, yaşam boyunca
alınacak küçük tedbirlerin Alzheimer hastalığının önüne geçebileceğini söyledi.

Talaslıoğlu, “Her gün kitap okunması, zihinsel egzersize beden egzersizi kadar önem verilmesi, görsel belleğe yönelik
egzersizler yapılması, zekâ oyunlarının oynanması, sosyal toplantılara katılınması Alzheimer riskini ciddi manada azaltır.” diye konuştu.





--

ANNELER GÜNÜ KUTLAMAMIZ

Üzüntülü günlerime devam ederken oğlumun okulundan anneler günü sürprizi ile ilgili bir davetiye geldi.Anneler günü geçmişti ama çocuklarıda hazırlayarak bir sürpriz planlamaları hoşuma gitmişti.Fakat ortaya bir sorun çıktı.En büyük sorun çalıştığım şirkette izin almaktı.Anneler günü sürprizi cuma günüydü Fakat ben pazartesi gününü haftasonuyla birleştirerek ailece İzmir'e taşınan kardeşimi ziyarete gidecektik.

Hem cuma günü öğlen birkaç saatliğine hemde pazartesi üstüste izin almak benim için büyük bir sorundu.Bir yandan oğlumunda bu kadar hazırlanıp o kadar annenin arasında kendi annesini görmeyip üzülmesini istemiyordum

Mecburen cuma günü rahatsızlandığımı söyleyip doktora gitmek için izin aldım Ama o yalanı söylemenin benim için ne kadar zor olduğunu ve nasıl bir karın ağrısı yarattığını size anlatamam.Kutlama saat 13:30 da yapılacaktı Okul 15:00 gibi yapacaktı ben 13:30 saatine çekmelerine rica ettim.Rica etmemin sebebide 1de öğle yemeğine çıkacaktım direkt taksiye binipgidip zamandan kazanacaktım.Neyseki 13:30da orada oldum.Fakat annelerin çoğu geç gelmişti.Bu yüzden kutlama geç başladı.Halbuki çoğu ev hanımıydı veya kendi işlerinde çalışıyorlardı.

Neyse 14:00 gibi oğluşum ve arkadaşları Anneler günü şarkıları söylemeye başladılar.Çok mutlu oldum.Tek tek kalkıp anneler ile ilgili bişey söylediler.Oğluşum Annecim sabırlısın,koruyuscusun sıcaksın sen benim herşeymsin diye kollarını kocaman açtı.O kelimeleri bana bakarak o kadar şen ve içten söyledi.Tüm annelerin çok hoşuna gitti.Benimde gözlerim doldu.Daha sonra Okul çocukların tek tek kucaklarına kırmızı kalp balonların üzerine canım annem diye yazarak çektikleri resim çerçevelerini verdiler.Kendi yaptıkları gülleri verdiler.Birde ufak not mektup verdiler.Çok mutlu olduk hepimiz

.Kutlamadan sonra açık büfe ikramları vardı.Fakat ben geç kaldım diyerek çıktım.Efede daha önce söz verdiğim için benimle şirkete gelmek istedi.Okul müdürü kalmam için ısrar etti kusura bakmayın ben size söz verdiğim saatte başlayacaktım ama veliler geç geldi dedi.Neyseki yine taksiye binip efeyide alarak sorunsuz bir şekilde şirkete döndüm


23 Mayıs 2012 Çarşamba

MAALESEF BİR EVLAT ANNESİZ KALDI

Dün bir mucize olsun diye hep dua ettim.Arkadaşımı hastanenin hangi bölümüne tam olarak nerede olduğunu sormak  için aradım.Eşi açtı telefonu cenaze işlemlerini halletmek için uğraşıyorum dedi çok üzüldüm.Gittim hastaneye oradaydılar.Arkadaşım kardeşini morgda gördüğünü çok kötü olduğunu söyledi.Son ameliyata girerken ağladı girmek istemiyordu korkuyorum abla diye anlattı bana diye anlatıyordu arkadaşım.Üzerindeki tshırtu göstererek bu tshırtu çok sevmişti bana göre bedeni varmıdır abla demişti ama ben bedenini bulamadım diye tekrar ağlıyordu 15 gündür hastanenin önünde yatıp kalkıyorlarmış inanamıyorum derya inanamıyorum diye ağladı çok üzüldüm bu durumlarda karşısında daha güçlü durmam gerekiyordu duramadım eve gidene kadarda ağladım.Hatta eve gittip hem içimdeki sıkıntı geçmedi.Ben arkadaşım çapada 15 gün hastanenin önünde beklerken evimde 15 dk yürüme mesafesinde iken yanında olmadım diye kendime kızdım.Ev,iş,çocuk ve anne baba kardeşler derken hayatın telaşesinde bazen kendimizi bile unutuyoruz ama unutmamız gerekiyr.Hayattan sağlık ve huzur dışında birşey istememiz gerekiyor bunu bir kez daha anladım

22 Mayıs 2012 Salı

BİR MUCİZE OLSA

Elçin bir arkadaşımın kardeşi birden sürekli bayılma durumları yaşadığından doktora gittiğinde hiç böyle bir rahatsızlığı olmadığı halde sata hastalığı başladığını belirtmişler.Ve daha sonrada beyninde bir tömör olduğu saptanmış buna istinaden ameliyatlar geçirmişti.Hatta bu arada hamile kalmıştı ve hatta bebek alındıktan hemen sonra yine bir ameliyat oldu uzunca bir süre bebeğini görememişti.1 senedir falan kontrollerine gidiyordu ve iyi oldu diyorduk.Ama maalesef Elçinimiz 19 Mayısta doğumgününde beyin ölümü gerçekleşmiş olduğunu duyduk.Ne yazıkki sadece makinalara bağlı şu anda ve hastanede arkadaşım ve ailesi umutsuzca bekliyorlar.Arkadaşım bize ne zaman veda etmek isterse o zaman veda edecek dedi.Doktor hayata dönmesi imkansız demiş.2yaşında bir yavurus olan bir annenin bu şekilde evladından ayrı kalması çok acı verici.
Yarın ne olacağımız belli değil.Bugün hep Hayatın kıymetini bilmekve şükretmek  lazım diye düşündüm..Elçin'in facebookta yazdığı yorumları falan okudum.Daha çok depresif bir ruh haline büründüm.
Arkadaşımın yanında olmaya bu akşam çapa hastanesine gidicem.Elimden ne gelir ama en azından manevi olarak yanımda olmaya çalışıcam..Eşi facebookta şunu yazmıştı
Bedenin yanımda olmasada ruhun ve sevgin hep benimle olacak. Yaşadığım sürece kalbim hep seni sevecek... Hep dediğimiz gibi zaten ÖLSEKTE YANYANAYIZ.


Keşke bir mucize olsa ve aramıza dönse Elçinimiz keşkeee

CİPSTE BÜYÜK TEHLİKE





En çok çocukların tükettiği cipsler, tehlike saçıyor. Yüzde 13'ü yağ olan cipsten her gün bir paket yiyen, 1 yıl içinde 5 litre yağ içmiş gibi oluyor.

Resimleri yüklemek için burayı tıklatın. Gizliliğinizi korumak için Outlook, bu resmin Internet'ten otomatik olarak yüklenmesini engelledi.
Satır içi resim 1

Her gün milyonlarca kişinin tükettiği cipsler tehlike saçıyor. "Cips yemek yağ içmekten farksız" diyen uzmanlar, kanserden obeziteye, diyabetten kısırlığa ve Parkinson'a kadar birçok hastalığa neden olabildiğini ifade ediyor. İçinde yüzde 10 oranında doymuş yağ ve yüzde 3 oranında trans yağ bulunan cipslerden günde 35 gramlık bir paket yiyen kişi, yıl boyunca 5 litre yağ içmiş gibi oluyor. Dünyadaki birçok sivil toplum örgütü, üniversiteler, vakıflar ve dernekler, cipsin zararlarını anlatırken, ülkemizde de tüketim her yıl artıyor.

TEHLİKELİ HASTALIKLAR 
İngiliz Kalp Sağlığı Vakfı'nın (BHF) yaptığı araştırma da, 35 gramlık cips paketinde 2.5 çay kaşığı yağ kullanıldığını ortaya çıkardı. Cipslerde yağdan başka tuzun da olması tehlikeyi büyütüyor. Dünya Sağlık Örgütü ile Amerikan Gıda Kurumu'na göre de bir yetişkinin günde en fazla 6 gram tuz alması, 65 gram yağ tüketmesi gerekiyor. Günde 2 paket cips yiyen bir kişi, bu oranları fazlasıyla aşıyor. Fazla alınan yağ ve tuz; kolestrol, kalp krizi ve felç gibi tehlikeli hastalıklara yol açıyor.

800 MİLYON DOLAR
- Cips pazarının büyük bölümü ABD firmalarına ait.
- Ülkemizde tüketilen çerezlerin yüzde 25'i markette satılıyor.
- Türkiye'de 10'dan fazla uluslararası, bir o kadar da yerli marka var.
- Dünyada her yıl 40 milyar paket patates cipsi satılıyor.
- Türkiye'de cipse ayrılan para 800 milyon dolar.

HER PAKETİN ÜSTÜNE 'ÖLDÜRÜR' YAZILMALI

Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Cemal Aytaç Ak, cipslerdeki trans yağların, dünyanın birçok ülkesinde kullanımının yasaklanmasına rağmen ürünün içinde bulunduğunu söyledi. Cemal Ak, cipsin içindeki trans yağların birçok tehlikeli hastalığa neden olduğunu, kanser, kısırlık ve karaciğer rahatsızlıklıklarına yol açtığını ifade etti. Cipsin içinde, akrilamidin de bulunduğunu kaydeden Ak, şöyle konuştu: "Bu, kimyasal plastik sanayide kullanılan, sigaranın da içinde bulunan ve kansere neden olan bir maddedir. Dünyanın birçok yerinde cips paketlerine, sigaradaki gibi 'Öldürür' yazısı yazılması teklif ediliyor."

21 Mayıs 2012 Pazartesi

HAFTASONUMUZ

Cumartesi günü sabahtan kahvaltıdan sonra direkt ev toparlama işine giriştim daha sonra pazara gittim.Birde yeni evlenecek akrabamıza ihtiyacı olan mutfak eşyasını aramaya koyuldum.Daha sonrada Forum istanbul alışveriş merkezini dolaşmaya gittik.Pazar günü gideceğimiz kuzenimin kızına bir hediye bakacaktım.Lcwaikiki mağazasından çok hoş bir elbise aldım.Kız çocuklar için ne güzel çeşitler olduğunun bir kez daha farkına vardım.:)
Daha  sonrasında klasik cumartesi akşamı annemi babamı ziyarete gittik.Yemek yedik sonrasında eve dönüş vakti.Pazar evde olmadığı için gece 2ye kadar haftaiçi akşamları için yemek yaptım.
Pazar sabahı sekizde yola çıktık onda oradaydık kuzenimin eşi harika bir kahvaltı masası hazırlamıştı.
Daha sonra Sakarya Serdivan'ı dolaşmaya gezmeye gittik.Çocukları orada bir parka götürdük..Bayıldılar.
Eğlendiler.Akşama dönerken arabaya biner binmez oğluşum uyudu.Akrabalarımla birlikte güzel vakit geçirdik.



Serdivan'ı çok beğendik.Hatta annem buraya taşınabiliriz diye düşünmeye başladı.Sakin ama şehir merkezine yakın depremden sonra yapılan güzel 3 katlı evlerin olduğu bir yerdi.Hayallerimizide yanımıza aldık evimize gece 12de döndük pestilimiz çıkmış şekilde uyuduk.Sabah çok zor kalktım.Pazar günleri dinlenmediğim zaman pazartesileri haftaya çok yorgun başlıyorum.Ama gezmektende vazgeçemiyorum.Haftayada kardeşimin yerini yurdunu görmeye İzmir'e gidiyoruz.İşyerindende bir gün izin aldım.Üç günlüğüne orada olacağız

CUMA AKŞAMI



Cuma günü iş çıkışında çok kötü bir yağmura tutulduk ıslandım baya.İş çıkışı bazen araçla belli bir yere kadar gidebileceğim bir kişi vardı ogün oda yoktu.Acaip bir trafik gelmeyen otbüsten dolayı üç otobüslük bir kuyruk vardı eşim taksiye binip gelmemi söyledi.Fakat trafik vardı otobüsde gelemiyordu araçlar yürümüyordu.Islanmamak için gelen ilk otobüse tıklım tıklım olmasına rağmen bindim.Eve yarım saat daha geç gittim.Birde o akşam eşimin kuzenine gitti.Akşamalrı gelmiyorsunuz diye sitem ediyorlardı.Evimize yakın oturuyorlardı.Yemek yedikten sonra efeninde uykusuda gelmişti.Efe böyle durumlarda çok mızmız oluyordu.Onu götürmek istemedim eğer o gelirse hem ben bişey anlamıycaklardı hemde ben bişey anlamıycaktım.Eşimin kuzeni evleneli 1 sene bile olmadı.Efe bazen söz dinlemeyip sehpaların üzerine oyuncak arabalarını sürebiliyor.Tabi yeni evlilerin evi bizimki gibi çocuğa uygun her daim dağıtılabilir modda olmadığı için bende orada sürekli efecim lütfen yapma demekten hiç bişi anlamıyorum.Eşimin babaannesi alt katta oturduğu için ona efenin yanında oturmasını istediğimizi söyledik.Zaten efe biz gider gitmez uyumuş.Oda sadece yanında oturmuştu.Bizde rahat rahat muhabbet ettik Evede geçe onikiyi geçiyordu öyle döndük

18 Mayıs 2012 Cuma

BU ARA OKUDUKLARIM VE İZLEDİKLERİM

Her ne kadar birikmiş kitaplarımdan çok azını okumuş olsam da azda olsa birkaçını okumuş olmak bile beni rahatlatıyor işte .Bikini mevsimi ve Yazlık kitapları bir süre okumaya ara verdiğimden dolayı biraz daha yaz konseptine uygun hafif geçişler olsun diye tercihimdi.Sevdim ve eğlenceli kitaplardı..Şimdi seksenleri okuyorum

Arka Kapak

Zor bir yıldı, kabul edin. Dünyanın başına gelmedik kalmadı.
Doğal afet, siyasi skandallar, kavga dövüş, ayaklanma, gerim gerim gerildik...
Güneşi, aydınlığı özledik...
Karamsarlık adamı hasta eder, dert, tasa ülser yapar, hüzün cildi kırıştırır, "Of"layıp durmak çevreyi kirletir!
Bir ara verin. Tatil yapın. Beyninizi gezmeye çıkartın.
Bu kitap, ister yazın okuyun, ister başka mevsim, "yazlık" havasında. Yani gevşek, sakin, neşeli...
Bir kumsalda, şezlonga uzanmış, karpuz yiyerek okuduğunuzu hayal edin.
Ve içinizi aydınlık tutun!


Yazar:Gülse Birsel

Sayfa Sayısı: 176
Dili: Türkçe
Yayınevi: Turkuvaz


Arka Kapak

"Bikini Mevsimi, bir kadının umutları, beklentileri ve hayatını dolduran her türlü sevgiyle ilgili gerçekleri anlatıyor. Ustalıkla kaleme alınmış, bir çırpıda okuyacağınız bu hayat dolu, eğlenceli romanı kaçırmayın."

Erin Merritt düğün planları yapmak için göl kenarındaki memleketi Heart Lake'e döner. Ancak sürekli çocukluk aşkıyla karşılaşıp durunca, "Acaba yanlış adamla mı evleniyorum?" diye düşünmeden edemez. Daha da kötüsü, stresten kendini yemeğe verir ve gelinliğine sığamaz.

Böylece Erin, Angela, Megan ve Kizzy ile birlikte Yemek Kulübü'nün yerine Bikini Diyet Kulübü'nü koymaya karar verir. Bu dört kadın, yaza kadar bikinilerine sığacaklarına dair kendi aralarında bir anlaşma yaparlar ve bu anlaşma hayatlarını tamamen değiştirir. Arkadaşlarının yardımıyla Angela evliliğinin parçalanması korkusuyla baş eder. Megan kendine saygı duymak konusunda yaşadığı sorunlarıyla yüzleşir. Kizzy kocasının diyetini sabote etmesine engel olmaya çalışır. Erin de aşk hakkında bazı önemli gerçekler öğrenir.

Şezlongunuza uzanıp kendinize karşı dürüst olmanızı ve kalbinizin sesini dinlemenizi teşvik edecek bu eğlenceli, ilham verici romanın tadını çıkarın.


Yazar:Shelia Roberts
Çevirmen:Gülgün Kozan

Sayfa Sayısı: 311
Dili: Türkçe
Yayınevi: Derin Kitap


Arka Kapak

80'li Yıllarda Gündelik Hayatımız

Annelerimiz eşyalarını özenle korur, bozulduklarında ertesi gün yerine yenisinin gelmeyeceğini bilirlerdi. Hemen hepsinin elinde bir iğne iplik önlüklerin sökükleri okula gitmek üzereyken ayaküstü dikilirdi. Günlerinde kek, börek, "bir çay daha!", poğaça, "Ay! Komşu tatlıda mı yaptın!" derken başlarlardı şişmanlamaya. Evlerini yuva yapmaya çalışırken yorulurlar, ama asla yorgun olmazlardı.

Sokağımızdaki teyzeler annelerimiz gibiydi. Susadığımızda evlerine girer su içerdik.

Koşar, düşer, terleriz, burnumuz akar. Üzülür, ağlarız yine akardı. Kollarımıza silerdik burunlarımızı. Gömleğimizin, kazağımızın, gocuğumuzun, uzun kollu neyimiz varsa hepsinin uçları meşin gibi olurdu.

Kelebekler konardı omuzlarımıza, uğurböcekleri en sevimli halleriyle kendilerine birinin mani söylemesini beklerlerdi. Her delikten bir kertenkele uzatır kafasını, başka bir deliğe saklanmadan önce ufak değneklerimizle kovalardık onları. Antenler yerlerini kapmadan önce leylekler yuvalarını çatılarımıza yapardı.

Elimizde Japon Çekirdekleri sokaktan gelip geçenlere bakarken çitler, soranlara adres tarif ederdik.

Hepimizin orada, uzakta köylerimiz vardı... Sadece sebze ya da tahıl ürünleri değil, yatılı misafirlerimiz de gelirdi köylerden. Bir gelen haftalarca gitmezdi.

Evci askerlerin kıyafetlerinin kokusu sinerdi duvarlarımıza. Yedikleri dayaklardan yiyemedikleri yemeklerden bahseder, bir hafta sonra yine gelmek üzere giderlerdi. Böyle olduğu halde neden mektup yazarlar anlamazdım.

Yoğurtçular, hurdacılar, kalaycılar, bileyiciler fuar alanı gibi kullanırlardı sokakları. Kendilerine has ezgileriyle bağırıp gezerlerdi. Bekçilerimiz vardı; kahverengi polislerimiz. Düdüklerini öttürür, bozacılarla beraber gecelerin sesi olurlardı.

Şoförler: "Bundan iyisini ancak Allah yapar," derlerdi efsane otobüs 302 için.

"NeAnadol'u be! Babadol, Babadol," deyip dururdu dayım.

"O zamanlar Kumburgaz bize çok uzak, fotoğraflarımız sepya, hayatımız siyah-beyazdı. Domatesler kesildiklerinde etrafa güzel kokular yayar, evlerimizin balkonunda ya da pencere önlerinde Vita marka yağ tenekelerinde biberler, fesleğenler, çilekler yaşardı. Balkondan uzansak erik, kayısı, kiraz veya vişne toplayabilirdik belki ama misafirliğe gittiğimizde elimiz muza kayardı."


Yazar:Oğuz Tektaş

Sayfa Sayısı: 352
Dili: Türkçe
Yayınevi: Çatı Yayınları


İZLEDİĞİM FİLMLER

KURTULUŞ SON DURAK


Özet & detaylar


Psikolog Eylem (Belçim Bilgin) yakın zamanda evlilik hazırlıkları yapan, beraber olduğu sevgilisini çok seven bir kadındır. Fakat nişanlısı Okan ile beraber oturmak için Kurtuluş semtinde aldıkları eve sürpriz biçimde yalnız başına taşınır; zira Okan evlilik hazır olmadığını söyleyerek Eylem'den ayrılır. Eylem yeni taşındığı Saadet apartmanında aşk acısı ile depresyona girer. Apartmanda sıradan hayatlar yaşıyor gibi görünen 5 komşusu Eylem'e yardımcı olmaya çalışırken, kendi hayatlarını çok baştan aşağıya değiştirecek olaylar yaşayacaklardır...
Ömrü boyu yatalak babasına bakmış olan Vartanuş (Demet Akbağ); mafya babası sevgilisinin kendisini sürekli oyladığını fark eden Goncagül (Nihal Yalçın); çocukları için kendisini koca dayağına iyice alıştırmış olan Gülnur (Ayten Soykök) ve onunla aynı acıyı çeken kızı Tülay ( Damla Sönmez) ve bütün bunların içerisinde hayata pembe gözlüklerle bakmaya çalışan kuafor Füsun (Asuman Dabak), psikolojisini toplamaya çalışan Eylem'i Kurtuluş son durakta bulacaktır...Şiddettin ister psikolojik, ister fiziksel her türlüsüne karşı olan bu kadınlar beraber daha da güçlü olduklarını keşfedeceklerdir

Güzel bir filmdir bazı yerlerini saçma bulduğum oldu ama yinede bu kadar iyi oyuncuların birada olduğu film olduğu için hoşuma gitti.

HAYAT GÜZELDİR

1930'ların İtalya'sında Guido adındaki tasasız, kaygısız bir Yahudi kitapçı yakın bir şehirdeki güzel kadına kur yapıp onunla evlenerek bir peri masalı başlatır. Guido ve karısının bir oğulları olur ve İtalya'yı Alman güçleri istila edene kadar birlikte mutluluk içinde yaşarlar. Ailesini bir arada tutabilmek ve oğlunun Yahudi toplama kamplarının dehşetinden elinden geldiğince uzak tutmak çabası ile Guida bu yıkımı bir oyun gibi gösterir. Bu oyunun kazanma ödülü ise bir tanktır...

Harika bir film herkese tavsiye ederim

BİZİM BÜYÜK ÇARESİZLİĞİMİZ


Bizim Büyük Çaresizliğimiz, lise yıllarından beri yakın arkadaş olan, 30’lu yaşların sonundaki iki adamın, Ender ve Çetin’in dostluğunu konu alıyor. Uzun yıllar hayatları farklı yönlere giden iki yakın arkadaş, Çetin’in yıllar sonra Ankara’ya dönmesiyle çocukluk hayallerini gerçekleştirir ve aynı evde yaşamaya başlarlar. Tam birlikte yeni bir hayat kurmuşlarken, yurtdışında yaşayan arkadaşları Fikret Türkiye’de tatildeyken bir trafik kazası geçirir ve annesiyle babasını kaybeder. Almanya’ya geri dönmesi gereken Fikret, Ender ve Çetin’den, Ankara’da üniversite öğrencisi olan kız kardeşi Nihal’in okulunu bitirene kadar, yani iki yıl boyunca, onlarla kalmasını ister.Birlikte yaşama hayalleri tam gerçekleşmişken üçüncü birinin eve gelmiş olması ilk başlarda Ender ve Çetin’i rahatsız eder. Ölümlerin travmasını atlatamayan Nihal de onlarla iletişim kurmak istemez, ama zamanla birbirlerine alışırlar. Aralarında ev merkezli üçlü bir yakınlık oluşur; beraber vakit geçirmeye ve bundan hoşlanmaya başlarlar. Bir süre sonra kaçınılmaz olan gerçekleşir; Ender ve Çetin, birbirlerinden habersiz bir şekilde Nihal’e aşık olurlar. Bu ortak aşklarını fark etmeleri, Ender ve Çetin’i birbirinden uzaklaştırmayacak, tersine onların dostluğunda yeni bir sayfa açacaktır..


Bu filme gelince ben aslında beklediğimi bulamadım.Kitabıda varmış aslında ama okuyamadım onuda okumak istiyorum



17 Mayıs 2012 Perşembe

ARTIK DAHA SIK SIK YAZACAĞIM


Ben buraya yazmaya ara vermekten hiç hoşlanmıyorum aslında.Fakat bahaneler yazsam benim için geçerli ama yazamamak için geçerli olmayan bahaneler.Bahar rehaveti diyelim.

Tatil güzeldi 3 günde olsa.Çocuksuz kafa dinleyerek balayı tadında balayı otelinde tatil yapmak güzeldi.İlk gün hava kötüydü ama ikinci gün ve dönüş günümüz güzeldi.Şezlongta uyuyakaldığım için hafif bronzlaştık bile.Tesis sezon yeni açıldığı için sakindi kafa dinlemek için çok güzeldi.Çok da ilgilendiler sürekli bir isteğiniz var mı diye sordular.

Bu yazmadığım zaman diliminde  ortanca kardeşim iş sebebiyle izmire gitti ve 3-4 sene orada yaşayacaklar.Bu olaya ailecek üzüldük 3 hafta oldu ne biz onların gidişine nede onlar izmire alışabildiler.Ama neyseki aysonunda onları görme gezme bahanesiyle aysonunda 3 günlüğüne gidiyoruz.Bir gün izin aldım işten.Onlarda bizi bekliyorlar anemide yanımıza alıp hep beraber gidicez.

Oğlum suçiçeği oldu.Hiç anlamadan acabamı alerji falanmı derken geçti bile çok şükür.Annemin söylediğine göre biz çok zor geçirmişiz.Ama efe hiç ateşlenmeden çok az kaşınarak geçirdi bitti.
Sadece sırtında 6-7 tane ufak sivilce gibi benekler çıktı o kadar.Bu hastalığıda atlattık
Yaz tatilimizin rezervasyonunu yaptık Eylül ayında kuşadasında bir tesise.Erken rezervasyon indiriminden faydalanalım dedik.Şirketimizin İzmir bölgesindeki arkadaşlara sorduk onlarda güzel olduğunu söyleyip tavsiye ettiler.
Hem tatile hemde kardeşime uğrayıp bir taşla iki kuş vurmuş olucaz.
Annem ile babam kardeşim gidince baya bir üzüldüler ağladılar.Ufak kardeşimde Ankarada üniversiteye gidiyor.Biz üç kardeş üç büyükşehiri paylaştık bana İstanbul düştü payıma.
Bende kardeşlerimin yakınımda olmasını isterim ama olmuyor eşimin iki adım ötede kardeşi var ama benim kardeşlerimle görüştüğüm kadar bile görüşmüyorlar.

Önemli olan manevi yakınlık diyorum.Oğlumun haziranın 22sinde gösterisi var onun için heyecanlıyız bir yandan.
Haziranda düğünler var kuzenlerin.Hazırlıklar heyecanlar var
Kitap okumaya bu ara daha sık zaman bulabiliyorum buna seviniyorum bloğumada daha sık zaman ayırmak istiyorum ama artık yapacağım inşallah

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...